Blogger'la tanışma, kişisel blogumun açılma ve gelişim aşamaları.
Belki de bu yazıyı uzun yıllar sonra ve başarılı bir blog sahibi olduktan sonra yazmalıydım. Şimdiye nasipmiş ne diyeyim. Bu yazımda sizlere Blogger ile nasıl tanıştığımı, kişisel blogumu nasıl açtığımı, öncesi ve sonrasında neler yaptığımı ve kişisel blogumu bu güne nasıl getirdiğimden bahsedeceğim. Hem kendimden bahsetmiş olurum hem de bazı tavsiyelerde bulunarak düştüğüm hatalara sizin de düşmemenizi öneririm.
- [message]
- ##info## Bilgilendirme
- Bu yazıyı ortalama 8 dakika içerisinde okumanız mümkün.
Blogger'la Tanışma
Facebook üzerinden bana "Knk şu bloga girip yazılara yorum yapıver" mesajıyla başladı aslında bütün maceram. Neyse işte, blogu ziyaret ettim. Yazıları dahi okumadan "Çok güzel yazı." vb yorumlar yaptım (Allah affetsin). Bloga domain alınmadığından uzantısı blogspot.com idi. Sanki daha önceden aşina olduğum bir uzantı gibime geldi. Her neyse bir kaç gün sonra aklıma bir fikir geldi ve ben kendime bir blog açacaktım. Bu blogda Samsung Galaxy Young adlı cihazın kaldırabileceği oyunların apk dosyalarını paylaşacaktım.
Ufak bir ayrıntıyı da atladım, ülkemizde bloglarla uğraşan pek olmaz diye de yazıların İngilizce şeklinde olan açıklamalarını kullanıyordum. Daha sonra beklentim hep yazılarıma yorum gelmesiydi ve o yorum bir türlü gelmiyordu. Çünkü ben koskoca çölde olan bir kum tanesiymiş gibi kendi kendime konuşuyordum diyebilirim. Sonra bir çakallık yaparak, anonim hesap oluşturup kendi bloguma kendim yorum yapıyordum. Sanki başkası yapmış gibi (Ne kadar da zihniyetsiz bir davranış).
Yazılarım okunmuyor, yorum gelmiyor, tıklanma olmuyor ve ben hiçbir şeyden anlamıyordum. Sonra Blogger panelini kurcalayarak Şablon bölümünden düzenleme yapmaya karar verdim. Pek bir bilgim olmadığından Blogger'ın temel şablonlarını deniyor ve arka plan rengini ayarlamaya çalışıyordum. Blogumun eski ve yeni halinin ekran görüntüsünü alıp grup konuşmasına atıyordum ve hangisinin daha iyi olduğunu soruyordum. Bana gelen cevap ise "Olum sadece arka plan rengini değiştirmişsin!" olmuştu.
Daha sonraları tema arayışlarına devam ettim ve günlerce her gün 5-10 tema olmak kaydı ile temaları tek tek denedim. Hastalık olmuştu sanki. Fakat bir sorun vardı bu temalar İngilizce idi. Bilgim olmadığından İngilizce olarak kullanmaya devam ettim. Tema İngilizce, yazılar Türkçe. Çelişkiye bakar mısınız?
Bu arada ben tema araştırıp indirmeye devam ediyorum tabi. Mavi tonlarını sevdiğimden mavi renkli temalar indiriyordum. Aylar geçti ve bu renklerin de değişebileceği fikrine kapıldım. Yine araştırmadan etmeden # ile başlayan yerlerin renklerle alakalı bir yer olduğunu anlamıştım. Bir şekilde kendimi renk kodlarının olduğu bir sitede buldum ve renkleri tek tek düzenlemeye karar verdim. Düzenlemeler için neredeyse günümün tamamını harcıyordum. Şimdi fark ettim ki zaman kaybında o sıralar nirvanaya ulaşmışım.
İçerik girmektense temalarla uğraşıyordum ve farklı farklı temalar edinip sil baştan düzenlemelere devam ediyordum. Daha sonradan içerik yazmaya devam ettim ve bir yorum gelir ümidiyle bekledim. Tabi o zamanlar Google+ ve topluluklarından haberim yoktu.
En sonunda kendime şu anda bulunmuş olduğunuz kişisel blogumu açtım. İçerikler, temalar, fontlar vs. derken eskisi gibi yine berbat etmiştim. Bu sefer yazılar ile tema arasında uyumsuzluk olduğunu düşünerek, içeriklerimi de silmiştim. Her seferinde böyle yaptığımdan belki de şu an 150-200 içerikle karşınızda olacaktım. Yaz, sil, tema düzenle derken ben hala yorum beklentisi içerisindeydim ve o yorum bir türlü gelmiyordu.
Bayağı sevinmiştim. Daha fazla yazma isteği geldi ve topluluklardan yorumlar gelmeye devam ediyordu. Doğal olarak ben de seveceğim yazıları okuyor ve yorumluyordum. Tek bir eksik vardı, o da GFC kullanmamamdı. Sebebi ise ne işe yaradığını bilmemem ve görüntüyü bozmasıydı. Yine araştırma gereği duymadan ne işe yaradığını yaradığını anlayıp, sanırsam Nisan 2016 tarihinden beri kullanmaya başladım.
Eskisi gibi yapmıyor, yazılarımı tamamen özgün bir şekilde yazıyordum. E tabi doğal olarak karşılığını da alıyordum. Arada ufak tefek sinirlenerek bırakmayı dahi düşündüm ama elim varmadı. Tek düşündüğüm; ziyaretçiler için faydalı olabilecek yazılar yazmak ve yardımcı olabilmekti. Zamanla yazılarıma devam ettim, amacım ise sadece faydalı olmaktı. Bunun yanında zaman zaman kişisel konulara da yer verdim.
Öyle böyle bu güne geldim işte. Şimdi de sizlere bu yazıyı yazıyorum. Umarım benim düştüğüm hiçbir hataya düşmezsiniz. Şimdi sizlere yaşadıklarımı da ele alarak birkaç tavsiye vermek istiyorum. Hem yeni blog açacak ya da açmış olanlara rehber olur hem de sizler de bu hatalara düştüyseniz, düzeltme fırsatınız olur.
İlk Blogu Açma
Sanki Blogger platformundan blog açıldığını biliyormuşum gibi bir anda blogu açtım. Yüzlerce kişi gelecek düşüncesi içerisinde başka sitelerdeki uygulamaların açıklama metnini kopyala-yapıştır yapıyor ve bunun yanında resimle linkleri de kopyala-yapıştır yapıyordum (Allah bunu da affetsin). Daha sonraları karar değiştirerek dosyaları upload edip, açıklamaları da kendim yazmaya başladım orası ayrı.Ufak bir ayrıntıyı da atladım, ülkemizde bloglarla uğraşan pek olmaz diye de yazıların İngilizce şeklinde olan açıklamalarını kullanıyordum. Daha sonra beklentim hep yazılarıma yorum gelmesiydi ve o yorum bir türlü gelmiyordu. Çünkü ben koskoca çölde olan bir kum tanesiymiş gibi kendi kendime konuşuyordum diyebilirim. Sonra bir çakallık yaparak, anonim hesap oluşturup kendi bloguma kendim yorum yapıyordum. Sanki başkası yapmış gibi (Ne kadar da zihniyetsiz bir davranış).
Yazılarım okunmuyor, yorum gelmiyor, tıklanma olmuyor ve ben hiçbir şeyden anlamıyordum. Sonra Blogger panelini kurcalayarak Şablon bölümünden düzenleme yapmaya karar verdim. Pek bir bilgim olmadığından Blogger'ın temel şablonlarını deniyor ve arka plan rengini ayarlamaya çalışıyordum. Blogumun eski ve yeni halinin ekran görüntüsünü alıp grup konuşmasına atıyordum ve hangisinin daha iyi olduğunu soruyordum. Bana gelen cevap ise "Olum sadece arka plan rengini değiştirmişsin!" olmuştu.
Tema Arayışları
Bunun üzerine yine ülkemize güvenmeyerek Google'a "Blogger themes" şeklinde bir arama yaptım ve bir siteden herhangi bir beğendiğim temayı indirdim. Temanın nasıl yükleneceğini araştırmadan dosya içerisindeki kodu gerekli yere yapıştırdım. Kendi kendime nasıl yüklendiğini bulduğum için hayret ediyordum ama oldu işte.Daha sonraları tema arayışlarına devam ettim ve günlerce her gün 5-10 tema olmak kaydı ile temaları tek tek denedim. Hastalık olmuştu sanki. Fakat bir sorun vardı bu temalar İngilizce idi. Bilgim olmadığından İngilizce olarak kullanmaya devam ettim. Tema İngilizce, yazılar Türkçe. Çelişkiye bakar mısınız?
İlk Düzenlemeler
Yine araştırmaya gerek duymadan temaları Türkçe yapmaya karar verdim. Ama nasıl olduğunu bilmediğimden fikir üretmeye başladım ve temada gördüğüm herhangi İngilizce bir kelimeyi arayıp kendimce Türkçesini yazdım ve kaydettim. Bir baktım ki başarılı oldum ve temayı tamamladım.Bu arada ben tema araştırıp indirmeye devam ediyorum tabi. Mavi tonlarını sevdiğimden mavi renkli temalar indiriyordum. Aylar geçti ve bu renklerin de değişebileceği fikrine kapıldım. Yine araştırmadan etmeden # ile başlayan yerlerin renklerle alakalı bir yer olduğunu anlamıştım. Bir şekilde kendimi renk kodlarının olduğu bir sitede buldum ve renkleri tek tek düzenlemeye karar verdim. Düzenlemeler için neredeyse günümün tamamını harcıyordum. Şimdi fark ettim ki zaman kaybında o sıralar nirvanaya ulaşmışım.
İçerik girmektense temalarla uğraşıyordum ve farklı farklı temalar edinip sil baştan düzenlemelere devam ediyordum. Daha sonradan içerik yazmaya devam ettim ve bir yorum gelir ümidiyle bekledim. Tabi o zamanlar Google+ ve topluluklarından haberim yoktu.
Bırakma Düşünceleri ve Kişisel Blogumu Açma
İyice sıkılmaya ve tamamen bırakmaya karar vermiştim. Sonra farklı farklı bloglar açıyor, önceki yaptıklarımı tekrar ediyordum. Söylemeyi de unuttum ilk blogumu 2014 temmuz ayında açmıştım. Tarih oldu 2015 sonbaharı ve ben hiç ilerleme kaydedememiştim.En sonunda kendime şu anda bulunmuş olduğunuz kişisel blogumu açtım. İçerikler, temalar, fontlar vs. derken eskisi gibi yine berbat etmiştim. Bu sefer yazılar ile tema arasında uyumsuzluk olduğunu düşünerek, içeriklerimi de silmiştim. Her seferinde böyle yaptığımdan belki de şu an 150-200 içerikle karşınızda olacaktım. Yaz, sil, tema düzenle derken ben hala yorum beklentisi içerisindeydim ve o yorum bir türlü gelmiyordu.
Yeniden Başlayış, Google+ ve GFC ile Tanışma
Aylar geçti ve ben bırakmanın eşiğindeyken adam akıllı bir tema düzenlemeye karar verdim. Sonra silmemek kaydı ile düzenli içerikler yazmaya da karar verdim. Bu kararı faaliyete geçirdiğim zaman ise 1 Ocak 2016 tarihi olmuştu. Hemen ardından Google+ ve topluluklar ile tanıştım. Baktım ki millet burada yazılarını paylaşıyor ben de bir paylaşayım dedim. Çok geçmeden ilk yazımı paylaştım ve Google+ topluluklarında da paylaşarak, diğer yazılarıma odaklandım. İlk kez yorum arayışında değilken, bir de ne göreyim kişisel bloguma yorum gelmiş!Bayağı sevinmiştim. Daha fazla yazma isteği geldi ve topluluklardan yorumlar gelmeye devam ediyordu. Doğal olarak ben de seveceğim yazıları okuyor ve yorumluyordum. Tek bir eksik vardı, o da GFC kullanmamamdı. Sebebi ise ne işe yaradığını bilmemem ve görüntüyü bozmasıydı. Yine araştırma gereği duymadan ne işe yaradığını yaradığını anlayıp, sanırsam Nisan 2016 tarihinden beri kullanmaya başladım.
Eskisi gibi yapmıyor, yazılarımı tamamen özgün bir şekilde yazıyordum. E tabi doğal olarak karşılığını da alıyordum. Arada ufak tefek sinirlenerek bırakmayı dahi düşündüm ama elim varmadı. Tek düşündüğüm; ziyaretçiler için faydalı olabilecek yazılar yazmak ve yardımcı olabilmekti. Zamanla yazılarıma devam ettim, amacım ise sadece faydalı olmaktı. Bunun yanında zaman zaman kişisel konulara da yer verdim.
Tavsiyeler
- Blogunuzu açarken beklentiniz kesinlikle yorum almak ve para kazanmak olmasın. Sonuç hüsran olacaktır.
- Yazılarınızda kesinlikle bir cümle olsa bile kopyala-yapıştır yapmayın. Özgün olun ve emek verin. Aksi halde kaldığınız yerde sayıklamaya devam edersiniz.
- Blogunuzu açtığınızda yapacağınız ilk şey tema seçimi yapmak ve ayarlarınızı düzenlemek olsun. Yoksa ileride çok fazla zaman kaybedersiniz. İleride ise zamanınızı sadece yazı yazmaya harcayın.
- Google+ topluluklarını kullanarak diğer Blogger kullanıcıları ile yardımlaşın, iletişim halinde olun.
- GFC (İzleyiciler) widget'ını kalıcı olarak blogunuza yerleştirin. Sizin yararınıza olacaktır.
- Bir blog açtıysanız ve yazılar yazdıysanız, bırakmayı asla ve asla düşünmeyin. Eğer bırakacaksanız zaten hiç açmayın daha iyi. Bir hevesle açılan ve aynı hızda hüsrana uğrayan birçok blog gördüm, sizler yapmayın.
Son Sözler
Öncelikle zaman ayırıp bu sıkıcı ve biraz uzun yazının tamamını okuyup bu satırları da okuyan herkese teşekkür ediyorum. İşte sizlere Blogger serüvenimi bir nebze olsun anlattım. Umarım ki benim düştüğüm hiçbir hataya düşmez, başarılı bir şekilde işlerinizi halledebilirsiniz.
Şunu da belirtmek istiyorum; bilgisayara geçme fırsatım olmadığından mobilden yazmak zorunda kaldım ve saatlerimi bu yazı için harcadım. Tek isteğim yazıya gelenler tarafından okunmasıydı.
Sizler eksik bulduğunuz yerleri tamamlayabilir, öğrenmek istediğiniz bir şey olduğunda sorabilir ve tavsiyelere eklemeler de yapabilirsiniz. Peki sizler bu yazım hakkında neler düşünüyorsunuz?Yorum bölümünde belirtebilirsiniz.
Yazını başdan sona oxudum. İlk blogdakı yazını oxumadan rəy/yorum yazmağınız, blogunuza rəy yazmağınızı etiraf etməyiniz çox cəsarətli addımdır. Ən yaxşısı isə bunun düzgün olmadığını da bilməyinizdir. Yaşadığınız problemləri demək olar bütün bloggerlər yaşayıb. Rəy/yorum gözləmişik. Blogumuzu çox oxusunlar demişik. Bir də mən yazını oxumadan sadəcə mənim də bloguma gəlsin deyə gözəl yazı deyən bloggerlərin blogundan da soyuyaram, çünki blogger olmaq başqa blogları da sevərək oxumaq və əgər doğrudan da ürəyində gəlirsə rəy yazmaq deməkdir. Bu yazınız artıq blogu həvəsə açan birindən həqiqi bloggerə çevrilmə yolunuz haqqındaydı, çox da gözəl idi.
YanıtlaSilOkuduğunuz için teşekkürler. İlk başlarda deneyimsiz olduğumdan yaptık işte bir hatalar. Kesinlikle her blog yazarı bloguna yorum gelsin, çok okunsun ister. Çok doğru demişsiniz. Ayrıca yine dediğiniz gibi diğer blogları da severek okumak ve hak ettiği yorumu yazmak gerekir. Benim de temennim, yeni kişilerin bu hataları yapmamaları ve doğru olanı yapmasını sağlamamdı. Beğenmenize sevindim, beni mutlu ettiniz.
SilBence örnek olacak ve "Aaa evet ben de yaptım bunu .' dedirten bir yazı. Açıkçası son zamanlarda daha bir üzerine düştüğüm tema,eklenti vs. İlk başlarda yapmadığım için çok zamanımı almaya başladı. Hala aşama kaydedemedim orası ayrı. Ve evet bloğun harika bir durumda bu da senin çabanın azminin sonucu. Tebrik ederim gerçekten. Yazıların oldukça yararlı ve merakla takip ettiğimden emin olabilirsin :)
YanıtlaSilÖrnek olacak bir yazı olarak gördüğünüz için teşekkürler. Gerçekten Blogger ile iç içe olunduğunda tüm detaylar, teknik bilgiler, temalar, eklentiler ve diğer her şey kendiliğinden öğreniliyor. Daha önce de demiştim galiba beğeneceğiniz türde bir tema kullanın, eğer yardım istiyorsanız da sosyal medyalardan ya da "İletişim bölümünden bana ulaşmanız yeterlidir. Takipçim olduğunuzu öğrendiğim için sevindim, bloglarda ziyaretçi değil takipçi önemli aslında. Ben de sizin ilgi çekici yazılarınızı takip ediyorum 😂
SilBen bazen teknik testler ya da bazı teknik konularda kaynak belirterek alıntı yapıyorum.Psikoloji sürekli kuram yaratacağınız bir şey değil çünkü.Teşekkürler :)
YanıtlaSilDediğiniz gibi yazdığınız konular araştırma gerektiren konular. Zaman zaman alıntıya yer verilmesi gerek. Benim alıntıdan kastım tek bir emek vermeden bir yerdeki yazıyı ne ekleme yaparak ne de eksilterek görselini dahi aynen paylaşmaktı. Rica ederim 😂
SilHep blog açma ve blogger olarak adım atma öykülerini merak ettim. Çünkü ben açmadığım bir blogun hiç olmayı düşünmediğim bloggerıyım :))) Birkaç kez birkaç blogumda da anlattım bu sıra dışı öyküyü. Ve başka bloggerların öykülerini de beklemekteydim. O yüzden çok teşekkürler. Epeyce bir deneyim olmuş.
YanıtlaSilAslında öykünüzü mim şeklinde yapsanız diğer Blogger kullanıcılarının öykülerine daha kolay ulaşabilirdiniz. Benim de yazdıktan sonra aklıma geldi aslında, bu konuyu mim etkinliği olarak da paylaşabilirdim. Aradığınız bir yazıyı paylaşmaktan mutluluk duydum.
Silbaksana, face de sana istek gönderdim. sen de face deki blog gruplarımızda yazılarını yayınla işteee :) hikayen de güzel. hep bizimle kal sen deee burdaaa :)
YanıtlaSilgeçen hafta bloggerlife2 mimi yapmıştık onu andırıyor. var blogumda zamanın olursa bir bakarsın :)
YanıtlaSilblogger derneği
YanıtlaSilblog/yayın paylaşımı
blog atlası
bloglu yorum
buralara geeel :)
Söylemek istedikleriniz keşke tek bir yorumda söyleseydiniz ya da mesaj gönderseydiniz. Tamamdır dediğiniz yerlere bakacağım.
SilBen de ilk can sıkıntısından google'da dolaşırken kazara blog açtım kendime :). Ve dediğin gibi günlerce tema oluşturmak için uğraştım. Oysa hiç bir teknik bilgim yoktu ve ben sadece kurcalıyordum. Yaklaşık 15 tane falan paylaşım yapmıştım ve biri de benim bloğumun kapısını çalarmı diye bekliyordum. G+yı ilk eşimin yardımcısı takipçim olduğun da öğrendim. Nasıl sevinmiştim bir takipçim oldu diye. Oysa tanıdık kıyağıymış =). Sonra g+yı öğrenip oralar da dolaşırken yedeklemenin önemini anlatan bir yazı okudum. Bloğumu yedekleyeyim de başına bir şey gelmesin derken sildim yanlışlıkla. O kadar üzüldüm ki vazgeçtim blogçu olmaktan zaten takip edenim de yoktu =). Ama tiryakilik gibi bir şey bu iş başladınmı bırakamıyorsun. 2. sini açtım ve ne olduysa o 2. blogla oldu. Sanırım tecrübe oldu. Güzel ve samimi bir paylaşım olmuş. Çok teşekkür ederim
YanıtlaSilBayağı fazla macera yaşamışsınız. Herhalde birçok kişi bilmeden bizler gibi kurcalamayı seviyor. Artık Google+'da takipçi arttığında normal karşılıyorsunuzdur. Blogunuzu yedeklemeye çalışırken silinmesi sizin için çok üzücü durum olmuştur. Eğer silinmeseydi belki de bu günlere gelemezdiniz. Yazımı beğendiğiniz için teşekkürler. Sizin de hikâyenizi öğrenmek güzeldi.
SilBaşından sonuna kadar bir sonraki cümleye heyecanla geçerek okudum. Kendime paylar da çıkarmadım değil hani. Çok yararlı bir yazı olmuş gerçekten emek vermişsiniz. Ellerinize sağlık..
YanıtlaSilAçıkçası beni mutlu ettiniz. Yorum için teşekkürler. Dediğiniz gibi bayağı bir emek verdim hem de. 3 saatten fazla zaman harcadım bu yazı için.
SilSelam Semih,
YanıtlaSilGüzel bir yazı. Blog yazarlarının maceraları genelde buna benzer şekilde olsa gerek. Ben de Blogger'a ilk geçtiğimde "sıfır" bilgi ile geçiş yaptım. Şablon kodları, eklentiler derken kısa zamanda öğrenmiştim Blogger sistemini.
Ülkemizde blog yazmak zor. Destek bulmak da zor. Zaman zaman ben bile düşünüyorum bloga bir son versem, diye. Tabii ki farklı bir adreste yeniden y azma isteği var...
Blog işini boş görmek ve para kazandırmayan her şeyi yine boş olarak gören; yazmaya, okumaya, eleştirmeye karşı kapalı olan insanların blog kültürünün anlaması zor ve anlamalarını da beklememek lazım.
Merhabalar,
SilBlogger sistemini üzerine giderek kısa bir zamanda kendi başımıza öğrenmek mümkün. Dediğiniz gibi ülkemizde bloglara destek pek olmadığı için insanın bırakası geliyor. Arada ben de düşünmüyor değilim bırakmayı ama hobi haline geldi artık, alıştım.
Para kazanmak için yazmayı amaçlayan baştan kaybetmiştir zaten ve böylelikle birçok çöp bloglar var. Tamamen kalabalıklık...
Semih şimdi blogunun nasıl bu kadar güzel olduğunu anlıyorum. Durmadan kodlar, temalar falan uğraşıp durmuşsun. Bu da sana baya bir bilgi katmış, tecrübe olmuş :) Yazılarını zevkle okuyoruz. Teknik şeyleri senden ogreniyoruz. Kısa ve basit anlatiyorsun. Diğerleri gibi uzun uzun yazıp sıkmıyorsun. Senin blog dünyasında önün açık. Daha iyi yerlere geleceksin. Devam kardeşim.
YanıtlaSilUğraşmak aslında bana çokça zaman kaybettirdi. Ama yine de ufak bir katkısı olduğunu ve tecrübe kazandığımı söyleyebilirim. Yazılarımı zevkle okuyan bir takipçim olmanız beni çok mutlu etti.
SilÖrneğin bir Blogger eklentisi için uzunca ne yazabilirsin ki. Sadece nasıl yapıldığını ve içerisinde neler olduğunu yazıyorum, yetiyor. İnşallah dediğiniz gibi iyi yerlere gelir ve daha çok kişiye faydalı olurum.
Çok ugrasmissiniz ama pes etmemissiniz. Tebrik ediyorum. Tema konusunda bir iki denemeden sonra beceremeyince blogger in kendi temalarinin neyime yetmeyeceğini düşündüğümü hatırlıyorum en son... İlk yorumum ispanya'dan gelmişti. Kabıma sigamamistim. :)) yorumlar çok kiymetli... Para kazanılmıyor bunu anlamam 1 yılımı aldi:) g+ yi blog açtıktan 6 ay sonra keşfetmiş deli gibi bir sürü gruba katılmıştım. Sayı 40 civarında sanirim. Şimdilerde duruldum. Face,twit, pinterest ve g+ da samimi olduğum gruplarda paylaşım yapıyorum. Farklı platformlardan girişler sitenin değerini arttiriyormus. Aslında yazacak cok tecrübe var ama şimdilik bunları paylaşıyorum. Yolumuz açık olsun:)
YanıtlaSilEvet biraz dediğiniz gibi oldu, teşekkürler. Blogger temaları yetersiz geliyor gerçekten. Taa İspanya'dan ilk yorumunuzu almak güzel bir anıdır herhalde. Kesinlikle yorumlar çok değerli. G+'da 40 kadar topluluğa gerek yok sanırım en fazla 15 tane yeterlidir bence. Yine de yazıları paylaşmak iyidir. Daha çok kişiye erişiyor, en iyisini yapıyorsunuz.
SilAzmin zaferi Anlatım için teşekkürler. Benide en mutlu eden yorum Yazmış olduğum Belgeselin Yapım ekibi Ve yönetmeninden gururlandıran sözlerini bana yorum olarak yapmasıdır O paha biçilemez durumu hatırladıkça hala gülümsüyorum. Nasıl mutlu olmuştum anlatamam Deneyimleyerek herşeyi ögreniyor insan :)
YanıtlaSilAsıl ben yorum için teşekkür ederim. Birçok kişinin sizinkine benzer anısı vardır. Dilerim daha çok mutlu edecek yorumlar da alırsınız.
SilSüpersin kardesim
YanıtlaSilhttps://goazerbaijan.blogspot.com/
YanıtlaSilbu benim blogumdur soylediklerinizin her birini yasadim ama burakmak istemiyorum blog yazilarim gunun birinde tutar insallah.Siz para kazana biloyormusunuz blogdan?
Benim de bloguma kiymet vermeyi unutmayin
Dilerim istediğiniz yerlere gelirsiniz. Blogdan para kazanmıyorum.
SilAhahaha bu denediğin yolların hepsinden geçtim desem :D .İyi kötü ilerdim ama iyi pes etmemişim :)
YanıtlaSilBu yollardan birçok blog yazarı geçmiştir diye düşünüyorum. Pes etmemek güzel.
Sil