Büyük usta Al Pacino'ya en iyi oyuncu Oscar'ını kazandıran Scent of a Woman (Kadın Kokusu) hakkında inceleme yazısı.
Scent of a Woman, Türkçe'ye çevrilmiş hâliyle Kadın Kokusu. Film ile ilgili birkaç şey yazmak için öncelikle adından başlamak istedim. Basit bir isim olarak konulmadı elbet. Doğrudan çevrildiği zaman akıllara gelebilecek müstehcen içerikli de değil. Her ne kadar ana karakterimiz kadınlara düşkün olsa da kadınları durduk yerde koklayan bir manyak ise hiç değil! Kokuya duyarlılık, görememenin getirdiği bir avantaj belki de onun için. Her şeyi daha iyi hissediyor, daha iyi analiz ediyor ve konuyu derinlemesine düşünebiliyor. Bize basit gelen normal bir parfüm kokusu, dere kenarlarında yer alan çiçekleri hissettirebiliyor onun için. Hem gerçek hem de mecazi anlamda kadınları kokusundan tanıyan, onları hisseden, dilinden anlayan biri hâline dönüşebiliyor...
Scent of a Woman Konusu
Film bir lise öğrencisi olan Charlie Simms ile görme yetisini kaybetmiş emekli yarbay Frank Slade'in birlikte geçirdiği birkaç günü anlatıyor. Charlie dönemin prestijli liselerinden olan Baird'de tam burslu şekilde öğrenim görmektedir. Noel'de ailesinin yanına gidebilmek için birkaç gün çalışarak uçak bileti almayı planlar. Okul panosundaki iş ilanlarından haftasonu için bakıcılık işini bulur ve Frank Slade ile yolu bu şekilde kesişir.
Scent of a Woman Hakkında
Film Adı: Scent of a Woman (Kadın Kokusu)
Yönetmen: Martin Brest
Vizyon Tarihi: 1992
Süre: 157 dakika
Başrol Oyuncuları: Al Pacino, Chris O'Donnell
IMDB Puanı: 8.0
İçeriği: Dram
Scent of a Woman Müziği
Scent of a Woman Fragmanı
Scent of a Woman Yorumum
Filmin başlangıcında henüz insanlar ve diyaloglar yokken müzik eşliğinde Baird lisesinin binasını, bahçesini, mimari yapısını ve diğer detaylarını görüyoruz. En baştan Baird lisesinin önemi vurgulanmak istenmiş. Sonrasında ise toplumsal bir mesaj için sigaranın zararı ile ilgili adeta kısa bir kamu spotu yer alıyor. Tam bu esnada bir tarafta burslu olarak öğrenim gören ve uçak bileti almak amacıyla haftasonu iş ilanlarına bakan Charlie Simms'i diğer tarafta ise varlıklı ailelerin haylaz çocuklarının lise müdürüne tahsis edilen Jaguar hakkındaki dedikodularını görüyoruz. Burada taşra ile burjuva arasındaki sınıfsal ayrımın belirtildiğini söyleyebiliriz. Devamında burjuvayı temsil eden çocuklardan Harry taşralı Simms'e planını yaptıkları noel tatilinden bahseder ve kendisinin de yardımcı olacağını söyleyerek davet eder. Simms de tabii ki nezaketle bu daveti geri çevirir. Arkadaki George ise arkadaşına Simms'i niçin davet ettiğini ve zaten okulda burslu şekilde okuduğunu belirtir. Harry'den bahsettiğim sınıfsal ayrımı destekler nitelikte bir cümle duyarız: "Derebeyinin, bayramlarda fakirlere yardım etmesi adettendir".
Charlie bisikleti ile iş için görüşmeye gittiğinde Frank Slade'i daha görmeden onun hakkında bilgiler ediniyoruz. Sivilcelilerden hoşlanmadığını, gaziler yurdundan nefret ettiğini ve kızının yanında kaldığını, kendisine efendim dendiğinde ve çok soru sorulduğunda kızdığını (Celal Şengör'ün hocam denmesine sinir olduğu gibi), ayağa kalkarken sendelerse ilgilenmemesi gerektiğini Charlie ile birlikte öğreniyoruz. Frank'in askeri geçmişinden dolayı detaycı ve keskin huylarının olduğunu söyleyebiliriz. Kızı Frank'e kendisine bakması için gelen kişinin geldiğini haber verdikten sonra hiddetli bir tersleme duyarız. Sonrasında Charlie bakacağı kişi olan Frank ile kapı arkasından iletişime geçer. Bu zamana kadar Frank'in yalnızca hiddetli sesini duyuyoruz. Kendisini bu zamana kadar hiç görmüyoruz. Tıpkı onun da dünyayı göremediği gibi...
Frank Charlie'yi odaya davet ettikten sonra soru yağmuruna tutar. İstediği cevabı alamadığında ya da yanlışı düzeltildiğinde ağzından tükürükler saçarak keskin konuşmasına devam eder. Sonrasında da sanki karşısındaki askere ceza verir gibi konuşmasını sürdürür, Charlie'yi de kovar. Frank gözlerinin son gördüğü anda sıkışıp kalmıştır. Hala bir komutan edasıyla konuşuyor ve karşısındakini cezalandırmayı düşünebiliyor. (Buna benzer şekilde Devil's Advocate filminde konuşmalar yapıyordu. Bu tonda konuşmasının Al Pacino'ya çok yakıştığını söyleyebilirim.) Frank'in sözleriyle dayak yiyen (aynı dayağı neredeyse biz de yiyoruz) Charlie işi alamadığını düşünerek ayrılır fakat sonrasında bu iş için başka birinin olmadığını ve Frank'in kızı ve ailesi tatile gideceği için çok yakında yalnız kalacağını öğrenir. Mecburen kendini işin içerisinde bulur.
Filmin devamında Charlie ve yazının başında bahsettiğim George, diğer çocukların okul müdürüne yapacağı eşek şakasının hazırlıklarına tanık olurlar ve George'dan konuşmaması gerektiği ve ailelerine bahsetmemesi gerektiği ile ilgili telkinler alır. Kendi aralarında sözlü anlaşmaya varırlar. Bizim taşralı bu andan sonra suskunluğu ile burjuvaya hizmet etmek durumundadır. Tanık olabileceği öğrenilen ve müdürden baskı gören Charlie bu andan sonra kendi içerisinde ikileme düşer. Failleri söylemeli mi, söylememeli mi? Söylerse gammaz olacak, söylemezse Harvard için elde edebileceği burstan olacak ve disiplin kurulu karşısında suçlu bulunursa okuldan atılacak. Burada baskıyı hisseden yalnızca Charlie oluyor. Aynı olaya tanık olan burjuva temsilcisi, zengin aile çocuğu George ise herhangi bir baskıya maruz kalmıyor. Bahsettiğim çatışma burada da devam ediyor.
Charlie içinde bulunduğu mevzu ile ilgili derinlemesine muhasebe yaparken işi için de Frank'in yanında yer almak zorundadır. Bu andan sonra Frank'e, söylemlerine, takıntılarına ve planlarına alışmak durumundadır. Frank gibi biriyle baş edebilmek kolay değildir elbet. En başta Frank'in görme engelli olduğunu aklından çıkarmaması gerekmektedir. İlk anlarda Frank için çıkardığı üniforma ve rozetlerin doğru olduğunu teyit etmek için tam gösterecekken ancak aklına gelir Frank'in durumu. Daha sonra benzer durumu restoranda menüyü uzatacakken yaşar. Aynı zamanda restoranda kendisine ceket uzatılarak burjuvanın kamçısını bir kez daha yer.
Üniforma, rozet, restoran demişken Charlie'nin beklentisi bu değildi tabii. Haftasonu boyunca evde yaşlı, sürekli içki içen ve huysuz birine göz kulak olacağını düşünüyordu. Frank'in ise bussiness class ile New York'a uçuş, 1. sınıf otelde konaklama, iyi bir restoranda enfes bir yemek, güzel bir kadeh şarap içmek, ağabeyini ziyaret etmek, güzel bir kadınla birlikte olmak ve son olarak 45'liği ile kafasına sıkmayı içeren bir planı vardır. Hatta kendi tabiriyle bu planı zevkler dünyasında bir tura benzetir. Bolca soru-cevaptan sonra Charlie de bu plana dahil olmak zorunda kalır, Frank'in ihtiyacı olduğu rehber köpek olur. Tüm bu planlara ek olarak limuzin, tango ve Ferrari ile turlama da yolculuğun eşsiz deneyimleri arasındadır.
Frank bu yolculuk esnasının her anında Charlie'ye eğitim askeri muamelesi yapar. Kuralları belirler, yatış kalkış saatini söyler, yapılacakları en başından net bir şekilde belirtir. Arada bir hayat dersleri de verir. Frank adeta bir mentor olmuştur, zaman zaman bazı konular hakkında monologlarına da şahit oluruz. Charlie'nin içerisinde bulunduğu durum içinse bir danışman görevi görmüştür. Kısacası Frank alıştığı hayatı bir türlü bırakamaz. Hala asker gibi davranır, asker gibi muamele eder. Sıkışıp kalmıştır. Hatalarını bilir, doğru yolu da bilir ama dikbaşlılıkla kendi bildiği yolda gitmekten hiç çekinmez.
Tüm olanlardan sonra Frank'in artık yorulduğuna ve bunaldığına şahit oluyoruz. Hayattan alabileceği zevk kalmamıştır artık. Yaşamak bu saatten sonra hiçbir şey ifade etmez onun için. Kendisini yetersiz hisseder. Yaptıklarından dolayı da son derece pişmanlık duyar. Büyük bir krizin içerisindedir. Hatalarının bedelini canıyla ödemek ister. Tam bu noktada Charlie kilit rol oynar ve Frank'i tekrar yaşama döndürür. Onun için yaşam enerjisi veren bir batarya görevi görür. Aynı şekilde Frank'de Charlie'nin sorunları için çözücü konumunda yer alır.
Scent of a Woman boyunca Charlie ve Frank'in sorunlarına, psikolojik durumlarına, bu durumları nasıl aştığına, aralarında geçen dalgalı ilişkiye şahit oluyoruz. Diğer bir değişle zevkler dünyasındaki turlarına ve sonundaki dostluklarına eşlik ediyoruz. Duygusal anlatımın yoğun olduğu, daha çok oyunculuk ve diyaloglar üzerine kurulu olan, insanları son derecede etkileyen basit bir senaryoya sahip bir film. Sinematografik anlamda bir şaheser yok ortada. Akıllarda kalan müzikleri de yok ama bu eksiklikleri unutturan ve bu adam gerçekten kör olabilir mi diye düşündüren müthiş bir Al Pacino ve performansı var. (Ağzından tükürükler saçarak konuşma derecesinde bir performanstan bahsediyorum.) Per Uno Cabeza eşliğinde Dona ile tango dansı var, Charlie ile tartışıp "I'm in the dark" demesi var. Sevinirken, heyecanlanırken üzülürken, hayal kırıklığına uğrarken, sinirlenirken ve hatta abisinin evinde her aşağılandığı cümleden sonra kullandığı ve tüm duygularını tek bir ifadeye sığdırdığı "hooo-aaah!" narası var. Disiplin kurulunda Charlie'yi savunurken Socrates'in Savunması gibi konuşması var. Var da var... Sonuç olarak bu birkaç günlük birliktelik kuvvetli bir dostluğu da doğuruyor. Charlie içerisinde bulunduğu durumdan kurtuluyor. Frank ise yaşam enerjisini yeniden buluyor...
Scent of a Woman filmi bizlere çok büyük şeyler vaat etmez. İddialı değildir, her şey tango gibi basitçe işlenir. Kafa karıştırmaz, derin metaforlar yoktur. Etkili ve anlamlı diyaloglara sahiptir. Her türlü duyguyu tattırır. Al Pacino'yu iki buçuk saat boyunca izleme zevkini sunar. En önemlisi ise hayatımıza mükemmel bir film izleme keyfi katar. Tekrar tekrar seyretsek her zaman ilk seyrettiğimizdeki duyguları hissederiz.
Scent of a Woman Replikleri
- Duymadın mı? Vicdan öldü.+ Hayır duymadım.- Öyleyse kulaklarındaki balmumunu çıkar! Büyü artık! Devir dostuna ihanet etme devri. Karını aldatma devri. Anneni sadece Anneler Günü'nde arama devri. Charlie, her şey boktan.
- Tango öğrenmek ister misin Dona?+ Şimdi mi?- Hizmetlerim emrine amade. Hem de bedava, ne dersin?+ Sanırım biraz korkarım.- Neden?+ Hata yapmaktan korkarım.- Tangoda hata olmaz, tango hayata benzemez. Basittir. Bu yüzden bu kadar muhteşemdir. Hata yaparsan, ayakların dolaşırsa dans etmeye devam edersin. Neden denemiyorsun?
- Senin neyin var?+ Benim mi?- Araba ağır çekiyor. Peki neden? Çünkü omuzlarında dünyanın yükünü taşıyorsun.
+ 24 dolara hamburger mi? Hikayeniz nedir?- Hikayem mi?+ Pinti bir zengin falan mısınız?- Hayır, sadece sıradan kör bir adamım.+ Sıradan kör bir adam. Bütün bunları nasıl ödeyeceksiniz?- Gıcır gıcır Amerikan dolarıyla.
Hiç kapıldın mı o hisse, gitmek istersin hani, ama aynı zamanda da kalmak gelir içinden.
Beni bunca sene ne ayakta tuttu biliyor musun? Sadece bir günün olabileceğini düşünmek, bir sabah uyanıp o kadının hala yanımda olduğunu bilmek, onun kokusunu hissetmek.
Her zaman doğru yolu biliyordum ama asla seçemedim, neden doğru yolu bulamadım biliyor musunuz? Çünkü bu cesaret ister. İşte Charlie, bir dönüm noktasında. Bir yol seçti. Doğru yolu seçti. Prensiplerine göre bir yol seçti.. ve bu da kişilik demektir. Yoluna devam etmesine izin verin.
Scent of a Woman Puanım
Senaryo : | 7 |
Oyunculuk : | 10 |
Sinematografi : | 6 |
Akıcılık : | 8 |
Film Puanı : | 7.75 |
Güzel bir incelemeydi çok teşekkürler. Kadın Kokusu'nu uzun yıllar önce izlemiştim ve detayların çoğu yazı sayesinde aklıma geldi. Araba sürme sahnesi ve dans sahnesi ise unutulmazlar arasında :)
YanıtlaSilFilmin sonundaki mahkemeye benzer disiplin kurulu sahnesi de bence unutulmaz sahneler arasında. Al Pacino'nun replikleri, tonlamaları, mimikleri... her şey müthiş.
SilFilmin konusu güzelmiş. İsimden farklı bir konu olabileceğini düşünmüştüm.
YanıtlaSilKesinlikle güzel. Seyretmediysen boş vaktinde seyretmeni şiddetle öneriyorum abi.
Silefsanelerden, herkes izlemeli
YanıtlaSilÇok fazla önerildiğine şahit olmuyorum. Herkes tarafından izlenebilecek nadir filmlerden.
SilBu, seyretmelere doyamadığım filmi hatırlattığın için teşekkürler.. Al pacino'yu zaten çok severim, bu filmle adını kalbime yazdı. Her sahnesi keyifle tekrar tekrar izlenir.
YanıtlaSilScent of a Woman hakkında oldukça kapsamlı ve mükemmel bir inceleme... Emeğinize sağlık, filmi de izlenecekler listeme aldım😊
YanıtlaSilDetaylı ve güzel bir inceleme olmuş, Scent of a Women severek izlediğim bir filmdi. Al Pacino rolünün hakkını fazlasıyla vermiş :)
YanıtlaSilen iyi alpacino filmlerinden biri izlemesi her seferinde zevk veriyor
YanıtlaSilÇok güzel paylasim olmuş
YanıtlaSil