Fikir sanat ve edebiyat dergisi olan KAFKAOKUR'un Ekim 2018 sayısı ile ilgili inceleme ve yorumlar.
Geçenlerde markette dergi ve kitap reyonunu karıştırarak bakınıyordum. Kitap ve dergilere çok fazla ilgimin olduğunu söyleyemem fakat gözüme hoş gelen her objeye karşı ilgimin olduğunu da söyleyebilirim. İlk kez gördüğüm KAFKAOKUR dergisi de gözüme hoş gelen objelerden bir tanesi oldu. Ben de o an dergiyi satın almaya karar verdim. Çünkü bir şey gözüme hoş gelirse veya bir şeye ihtiyacım varsa alırım, tabii param varsa...
Minimal tasarım anlayışı ile dizayn edilmiş, göze hoş gelen yazı fontu, ayrıca gözü yormayan sarımsı renkte kağıt ve her şeyin ipe dizilmişçesine düzgün göründüğü bir fikir, sanat ve edebiyat dergisi KAFKAOKUR. Ve bir de kullanılan görsellerin harikalığını da belirtmek istiyorum.
Dergi toplamda 48 sayfadan oluşuyor ve bu 48 sayfa içerisinde; şiir, makale, deneme, hikaye, film incelemesi ve sohbet türlerinde yazılar mevcut. Oldukça fazla bir şekilde (bana göre) göze hoş gelen, değişik bir tasarım anlayışına sahip görseller içeriyor. Son olarak derginin yanında kitap ayraçları ve yapışkanlı kağıtlar ek olarak veriliyor.
Ekim 2018 sayısındaki yazılara gelecek olursam; ana temanın melankoli olduğunu söyleyebilirim ve bu benim tarzım olmadığı için toplam 20 yazı içerisinden yalnızca 4 tanesini beğendim. En ilgili olduğum konulardan olan film yazısı ise bana ne yazık ki ağır geldi.
Yazıları eleştirmiyorum, ben bir edebiyat uzmanı ya da ilgilisi değilim. Yalnızca hoşlandığım ve hoşlanmadığım şeylerden bahsettiğimi de belirteyim lafı gelmişken.
Ha derseniz ki: "8 liraya alınır mı bu dergi?" diye. Verilen ekler, içerisindeki görseller ve size hitap eden birkaç yazı için alınabilir olduğunu söyleyebilirim. Şahsen bundan sonraki diğer sayılarını (bu çizgide devam ederlerse) almayı ve inceleme yazılarını da bloguma yazmayı düşünüyorum.
Beğendiğim yazılardan ilki: "Haluk Bilginer". Bu yazı ülkemizin değerli tiyatro ve sinema sanatçılarından Haluk Bilginer'in hayatı hakkında bilgiler içeriyor. Söylediği sözler, oynadığı dizi, film ve tiyatrolar, başarıları gibi birçok detayı barındırıyor. Hiçbir filmini seyretmemiş olmama rağmen yazıyı ilgiyle okudum ve Haluk Bilginer hakkında birçok bilginin de sahibi oldum. Yazı ile birlikte ilerleyen zamanlarda dizi ve filmlerini seyretmeye karar verdiğimi de belirtmek istiyorum.
Doğduğun andan itibaren o elinde tuttuğun saat ecele akar... Her saniye ölüme biraz daha yaklaşıyorsun. Yolculuğu önemse, anı önemse; yaptıklarını, insanları, çevreni önemse...
Korku çok insani bir duygudur. Korkmayan aptaldır zaten. Ben de korkuyorum ama korkak değilim. Cesaret korkuya rağmen bir şeyin üzerine gitmektir. O yüzden cesur olmak zorundayız.
Beğendiğim yazılardan ikincisi ise "Taşa Değmesin Ayağın" adlı deneme yazısı. Ayakkabılar ile ilgili sürükleyici, düşündürücü ve okuması keyifli bir yazı.
Ayakkabılar: İkiz kardeşler... "Kardeş gibi" deyimi, çocuklardan çok ayakkabılara yakışır. Aynı yumurta ikizlerinden daha çok benzerler birbirlerine. İkisinin de yolu, ikisinin de yönü aynıdır. Biri ıslanınca diğeri de ıslanır. Biri çamura basınca öbürü de basar. Kavga etmezler hiç, hep yan yana yürür, yan yana dururlar. En güvenilir, en uyumlu yol arkadaşıdır onlar.Yoldaş sözcüğü en çok ayakkabılara yakışır.
Gölgemiz bile güzel günler dostuyken, ayakkabılarımız gecede de bizimle birliktedir. Aşiret ruhu taşır, aşiret bağlılığı gösterirler. Kapı önünde bırakırız yine de alınmazlar.
Beğendiklerimden üçüncüsü ise "En Çok Akşamüstlerini Sever" yazısı. Güzel betimlemeler içerisinde yazılan iki sayfalık bir öykü.
O en çok akşamüstlerini sever; sebebi rengidir der kimi zaman, kimi zaman da hüznü. Bence aradadır akşamüstleri, ne gündüzdedir, ne de gecede; ne beyazdadır, ne siyah, tam da onun gibi.
Ve bu sayıdaki beğendiğim son yazı ise "Köşesiz Köşe: Son - Bahar" adlı anlatı yazısı oldu. Son bahar mevsimi ile ilgili tek sayfalık hoş, sıcak bir yazı.
Sonbaharı sever misiniz? Bence sonbahar en acayip mevsimlerden biri. Rengiyle, kokusuyla, insana verdiği duygu durumuyla... Rengini sevmeyen yoktur herhâlde? Yeşille kızılın, kırmızıyla kahverenginin harmanlandığı; bir yandan hüzün, bir yandan mutluluk veren o renkleri sevmemek zor olmalı zaten. O yerdeki kurumuş yapraklara basmanın keyfi de bir başkadır. Tebessümle karışık göz dolmasına sebebiyet verebilir. O yaprakların üstünden yürürken aklından nelerin geçtiği de çok önemlidir.
İnsan dinlediklerini ancak zamanı geldiğinde işitir |
Merhabalar.
YanıtlaSilFikir, sanat ve edebiyat dergisi Kafkaokur ile ilgili izlenimlerinizi paylaştığınız yazınızı büyük bir keyif alarak ve zevkle okudum. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Dergileri kitaplardan daha çok severim. Ancak, dergiler çok pahalı, herhalde maliyeti yüksek olduğu içindir. Sürekli takip ettiğim herhangi bir dergi olmamakla birlikte, elime geçen; fikir, sanat, edebiyat, bilim ve teknik konularında yayınları olan dergileri büyük bir keyifle zevk alarak okurum.
Selam ve muhabbetlerimle.
Yazımı beğenerek okumanız beni mutlu etti. Olumlu yorumlarınız için teşekkür ederim öncelikle. Evet dergiler biraz pahalı fakat bir kitaba göre daha çok detay içeriyor. Kullanılan görseller olsun, sayfa kalitesi olsun biraz daha uğraş gerektiriyor. Bir nesneye verilen emek çok ise o nesnenin ücretinin normalden fazla olması çok doğal. Verilen parayı aylığa vurursan, günde kenara yaklaşık 25 kuruş atarak 1 sayısını alabiliriz. Ve bir gün içerisinde 25 kuruş oldukça önemsiz bir para. Bir düşünün derim.
SilMerhabalar çok güzel olmuş , tasarımınızda ayrıca beğendim başarılar...
YanıtlaSilTeşekkürler, tasarımda hazır temanın üzerinde bazı değişiklikler yaptım ve bu hâle getirdim. Beğenmenize sevindim.
SilYolculukta okumak için bu tarz dergiler güzel oluyor. Haluk Bilginer severim. Alınabilir. :)
YanıtlaSilKesinlikle yolculuğu daha keyifli hâle getirebilir. Her sayısında farklı bir sanat insanını konu ediniyor.
SilEdebiyat dergisi yazıları çok güzel oluyor. Aynen alıntıladığın gibi kardeşim.
YanıtlaSilKomple beğenmedim ama arasında paylaştıklarım gibi beğendiğim alıntılar oldu.
Silfikir, sanat ve edebiyat dergilerini ben de severim..Kafkaokur dergisini pek okumadım,ayakta kalabilmesi için kendine özgü farklı bir yapıya sahip olması lazım..umarım okunanı çok olur,bilgiler için emeğinize sağlık..✔😊
YanıtlaSilŞu anlık görüntü popülarite üzerinden devam ediyorlar gibi. Bir müddet takipçisi olacağım...
SilKafkaokur dergisini bende bugün farkettim. Kısa zaman içerisinde yazı göndermeyi düşünüyorum sizden edindiğim bilgiler dergiye olan olumlu bakışımı biraz daha derinleştirdi. Teşekkür ederim... Selam ve Dua ile...
YanıtlaSilDilerim yazınız onaylanır ve birçok kişi tarafından okunur. Dergiye olan bakış açınızı olumlu yönde etkilemiş olmam beni sevindirdi. Yorumunuz için teşekkürler.
SilHaluk Bilginer,bana göre büyük bir oyuncu.Bu dergiyi ben de görmüş ve alıp almamak konusunda emin olamamıştım.
YanıtlaSilKesinlikle çok büyük bir oyuncu. Bunu birçok yerde de kanıtladı. Bazen gördüğümüz şeyleri alıp almamak konusunda tereddüt yaşayabiliyoruz...
SilKafka Okur, günümüzün iyi dergilerinden birisi. Edebiyatla ilgili paylaşımlarını seviyorum ben. Bence daha çok kişiye ulaşmalı. Teşekkürler bu dergiyi tanıttığınız için.
YanıtlaSilRica ederim. Geçen süre içerisinde fark ettim ki popüler kişiler üzerinde yoğunluk gösteriyorlar. Tekrara düşmedikçe bir problem yok. Yakın zamanda birkaç sayısını daha alacağım ve dergi ile ilgili tam fikrimi belirginleştireceğim. Faydalı olan her şey çok fazla kişiye ulaşmalı.
Sil